Sarıkaya Mutlu Son

Ama sebep her ne ise, biri beynine oldukça net bir fotoğrafı sokmuştu sanki. Sarıkaya Mutlu Son  Katliam mahallerinin anahtarlarının tutulduğu ofise gitti ve aradığı anahtarı buldu. Arabayla Sofies Gate’e gitti. El fenerim alıp Ullevålsveien’e yürümeye başladı. Saat gece yansına yaklaşmıştı. Birinci kat kilitli, çfakatşırhane kapalıydı. Mezar taşları satan dükkanın vitrininde ise “huzur İçinde Yatsın” yazan bir spot ışığı görülüyordu. Camilla Loen’in dairesine girdi. Hiçbir şeye dokunulmamış olmasına karşın ayak sesleri odada yankılanıyordu. Sanki sahibinin feci sonu daireye daha önce sahip olmadığı fiziki bir boşluk katmış gibiydi. Bununla beraber

Harry yalnız olmadığı hissine kapılıyordu. Ruhun varlığına inanıyordu. Çok dindar olduğundan değil fakat bir ceset gördüğünde bir şey onu hep fazlasıyla etkilediğinden: Cesette olması ihtiyaç duyulan fizyolojik değişimlerden çok daha başka

Sarıkaya Mutlu Son

bir şeyler eksikmiş gibi geliyordu ona. Cesetler örümcek ağında asılı duran boş böcek kabukları benzer biçimde görünüyordu – mahluk gitmiş, ışık gitmiş, uzun süre önce yok olup gitmiş yıldızların bizleri yanıltan ışığı artık yitmiş ve ruh cesedi terk etmişti. İşte ruhun bu olmayışı

Harry’yi onun varlığına inandıran şeydi. Işığı yakmadı; gökyüzünden gelen ay ışığı onun için yeterliydi. Direk yatak odasına girdi ve el fenerini açtı. Işığı yatağın hemen tarafındaki kirişe tuttu. Derin bir nefes aldı. İlk düşündüğü benzer biçimde bir üçgenin çevresine çizilmiş bir kalp değildi. Harry yatağa oturdu ve parmak uçlarıyla kirişin üzerine oyulmuş şekle dokundu. Kahverengi renkteki eski ağacın üzerindeki kesiklerden üzerinden fazla uzun bir vakit geçmediği belli oluyordu. Ve bir kerede yapıldığı belliydi.

İki defa geri dönüp birbiriyle kesişen düz çizgilerden oluşan uzun bir kesik. Bir pentagram. Harry feneri yere doğru tuttu. Döşeme oldukca tozluydu. Görünen o ki Camilla Loen ölmeden önce pek temizlik yapmamıştı. Ama yatağın ayaklarından birinin yanında aramış olduğunı buldu. Kıymık parçaları. Harry yatağa uzandı. Yatak yumuşak ve rahattı. Eğik tavana bakarak düşünmeye çalıştı. Eğer yıldızı kirişe kazıyan hakkaten katil ise o zaman bunun anlamı neydi?