Sarıkaya Mutlu Son
Sarıkaya Mutlu Son
” “Ben hassasyım. Tanrı biliyor ki ikimizden birinin böyle olması gerekiyor.” Keşke Miranda’nın söyleyecek bir şeyi olsaydı. Sarıkaya Mutlu Son Keşke, dizlerini ortadan kesecek, dilini boğazına tıkacak, onu titrek, çürümüş, değersiz bir pelte yığınına çevirecek sert Sarıkaya Mutlu Son bir karşılık verebilseydi. Ama bir başınaydı ve o korkunç öfke gözyaşları gözlerini yakıyordu.
Ona yeterince terslenerek bakabileceğinden bile kesin değildi, bundan dolayı öbür tarafa baktı. Pencereden dışarıya bakarken geçip giden binaları sayıyor ve başka bir yerde olmayı diliyordu. Başka bir kimse. En fenasü de buydu, çünkü tüm yaşamı süresince, kendinden daha güzel daha varlıklı ve daha çok şefkat gören en iyi arkadaşının yanındayken bile, Miranda asla olduğundan başka bir kimse olmak istememişti. *** Turner hayatı boyunca, gurur duyduğu şeyler yapmamıştı. Aşırı içiyor, paha biçilmez halıların üzerine çıkarıyordu.
Sarıkaya Mutlu Son
Olmayan parasıyla kumar oynuyordu. Hatta bir seferinde bir atı o kadar dikkatsiz ve sert devam etmiştü ki hayvancık yedi gün süresince topallamıştı. Ne var ki Turner yaşamında asla, kesinlıkla cama bakan Miranda’nın profiline bakarken hissettiği kadar alçak hissetmemişti. Öylesine eminlıkla, ondan uzak. Sarıkaya Mutlu Son Turner uzun bir süre mevzuşmadı. Londra’nın dışına çıkıyorlardı. Varoşlardan geçtikçe binaların sayısı giderek azalıyor ve araları açılıyordu. Nihayet uçsuz bucaksız uzayıp giden tarlaların içine girmişlerdi. Miranda ona bir defa bile bakmamıştı. Bunu biliyordu, çünkü onu izliyordu. Bundan dolayı nihayet, bir saat daha sessizliğe katlanamayacağı, veya bu
sessizliğin tam olarak ne anlama geldiğini düşünemeyeceği için mevzuşmaya karar verdi. “gayem seni aşağılamak değildi Miranda, ” dedi sakince. “ama neyin ne süre kötü bir fikir olduğunu biliyorum. Seninle oynamak da son aşama kötü bir fikir.”
Miranda başını çevirmedi ama Turner onun, “Niçin?” söylediğini işitti. Turner hayretle onu süzdü. “Ne düşünüyorsun, Miranda? Hakkında söylenecekler umurunda değil mi? İkimiz hakkında dedikodu çıkarsa, sana zarar gelir.” “ya da benimle evlenmek zorunda kalırsın, ” dedi Miranda, alaycı bir sesle. “Benim böyle bir niyetim yok. Biliyorsun, ” dedi, karnından mevzuşurmuş gibi. Tanrım, aslına bakarsak böyle demek istememişti. “kimselerle evlenmek istemiyorum, ” dedi. “Bunu sen de biliyorsun.”
Son yorumlar